Hayale Yığılan Şeyler

Sarı Saçlı

SARI SAÇLI
-Dışarı da mis gibi bahar havası var.İnsanlar cıvıl cıvıl bir yerlere koşuşturup duruyorlar ne heyecanlı !
Onların arasında olmak kısa bir süre için bile olsa hoş olurdu.
-Neden bu kadar çok istiyorsun dışarı da olmayı?
-Kendimi bildim bileli Pangaltı da bu dükkandayım.Mehmet bey beni gelip fabrikadan aldığın da çok heyecanlanmıştım. O an oradaki arkadaşlarımdan ayrılmak biraz burukluk yaratmış olsada,yeni bir yere gitme düşüncesi beni çok heyecanlandırmıştı
-Ne kadar zamandır buradasın?
-Süresini tam olarak hatırlamıyorum ama ben buraya geldiğim zaman Mehmet bey bekardı.Sonra Aslı hanımla evlendi,senin de bildiğin gibi bizim afacan Ali doğdu.Artık hesabını sen yap.
-O, çok süre olmuş.
-Gerçi hepsini de çok seviyorum.Hele Ali’yi,buraya her geldiğinde benimle uğraşması yok mu,eteğimi çekiştirmese boynumdaki takıyla uğraşır.Muhakkak benim bir tarafımı kurcalayacak.Aslı hanım da mağaza ya girer girmez ilk benim üzerimdekilere bakar beğenirse hiç yorum yapmaz ama beğenmezse muhakkak bir düzeltme yapar.Mehmet bey “Benim ilk göz ağrım diyor “benim için.Üzerime her yeni kıyafet giydirdiği zaman konuşur benimle.”Seninle ne çok şeyler yaşadık,sen benim dert ortağım oldun.İşimin stresini sana anlatırdım.Çek senet dönse seninle konuşurdum.Aslı ile kavga etsem gene seninle konuşurdum.Daha doğrusu ben konuşurum sen bana Marko Paşalık yapardın.O yüzden sen benim için farklısın” der bana.
-E, ne güzel işte.İnsanın patronundan bunu duyması çok hoş.
-Bende Mehmet beyi ve ailesini kendi ailem gibi görüyorum ama gene de buranın dışında başka bir dünya olduğunu biliyorum ve onu da görmek istiyorum.Sen hiç merak etmiyor musun?Her gün önümüzden yüzlerce insan geçiyor,telaş içerisinde kimi üzgün,kimi dalgın,kimi mutlu,kimi mutsuz.Bu insanlar neden böyle ? Nereye gidiyorlar diye?
–Merak etsem ne olacak ki,sanki onların bulunduğu dünya da kendimize bir yer edinebilecek miyiz?
-Neden olmasın, en azından buranın dışın da başka bir yerde olmak bile güzel.
-Güzel olduğunu nerden biliyorsun?
-Geçenler de kırmızı saçlı ile mor saçlıyı muhabbet ederlerken duydum.Biliyorsun onlar bizden sonra geldiler bu dükkana,pek de bir havalılar bu yüzden.Hele o mor saçlının afrası tafrası pek bir fena.Sanki saraydan gelme.
-Ya, sorma aynen öyle.E ,ne konuşuyorlardı,bak merak ettim şimdi.
-Mor saçlı olan ağzını burnunu oynatarak kırmızı saçlıya:”Biliyorsun ben Nişantaşı’n da havalı bir vitrinin en ön tarafındaydım ,orada durduğum sırada çok şık hanımlar ve beyler bizim mağaza ya gelip alışveriş yaparlardı.Benim üzerim de hep en son moda elbiseler olur beni görünce de mor saçlı mankenin üzerinde ki kıyafeti istiyorum çok şık derlerdi.”Bunları söylerken de özellikle bana nispet yaparmış gibi geliyor.
-Madem o kadar şık bir mağaza da idi,burada ne işi var o zaman?
-Bende onu merak ediyorum zaten,ama sormak istemiyorum.Şimdi onu anlatırken de bir havaya girer.
-Ay ,sen de bir şey sanıyorsun ya şunu.
-Ama pek havalı durmuyor mu? Baksana.
-Ne malum Nişan taşın ‘dan geldiği canım.Nişan taşın dan gelip de bu sokak arası mağazada ne işi olur ki?
-Bilemiyorum ama ben gözümü bu dükkan da açtım,başka da bir yer bilmem.O yüzden çok merak ediyorum buranın dışında ki dünyayı.
-Mehmet bey beni de bir gün alıp dışarı ya çıkarsa, iki-üç günlüğüne de olsa başka bir dükkan da,başka bir vitrin de salınmak pek hoş olurdu.
Tam da bunları konuştukları sırada dükkanın kapısını Mehmet bey açtı.Her zaman ki gibi ilk göz ağrısı olan sarı saçlıya dönüp “Günaydın sarışınım,bugün nasılsın?” dedi ve dükkanın ışıklarını yaktı.Kendisine bir bardak çay hazırladı ve günlük gazetesini gözden geçirmeye başladığı sırada cep telefonu çaldı.Birileriyle bir şeyler konuşuyordu.Mağaza da bulunan mankenler kulak kabartılar ama bir anlam veremediler konuşmalara.Aradan kısa bir süre geçmişti ki içeriye elinde daha genç bir mankenle birisi girdi.
Tüm mankenler bir anda büyük bir tedirginlik yaşamaya başladılar,acaba bu yeni gelen manken hangisinin yerine gelmişti.Özellikle mor saçlı olan ile kırmızı saçlı kendi aralarında konuşmaya başladılar
-Kesinlikle sarı saçlının yerine gelmiştir.”İçimiz de en yaşlı olan.Zaten emeklilik yaşı da geldi,Mehmet bey büyük bir ihtimalle onu emekliye ayırmaya çalışacaktır ”diyerek seslerini de sarı saçlıya duyurmaya çalışıyorlardı.
Sarı saçlı bu konuşmalara pek aldırış etmemeye çalışıyor görünse de bir taraftan içi içini kemiriyordu.” Acaba ”diye geçirdi içinden.
-“Sence de olabilir mi? Mehmet bey beni gözden çıkarmış olabilir mi”?diye tedirgin bir sesle siyah saçlı arkadaşına sordu.
-Yok canım,sen de hemen şu ikisinin konuşmalarından etkileniyorsun.Olur mu hiç öyle şey .
-“ inşallah ”dedi sarı saçlı,ama buruk bir sesle.
Bu arada Mehmet bey yeni gelen mankeni dükkanın bir köşesine gelişi güzel bırakır ve gelen gence teşekkür edip uğurlar.Tüm mankenler Mehmet beyin hareketlerini takibe almış ,merak içerisin de ne yapacağını beklemektedir.Mehmet bey sarı saçlı mankenin yanına geldiğinde sarı saçlı canlı olsa yüreğinin ne kadar hızlı bir şekilde attığını önce Mehmet beyin sonrada dükkandaki herkesin duyacak olacağından emindir.Korkmuş,ürkek bir şekilde beklemektedir.
Mehmet bey sarı saçlının yanına geldiğinde tüm mankenlerinin kendisini sanki gözleriyle takip ettiğini anlamıştı.Sarı saçlısına dönüp; “Evet sarışınım artık layık olduğun yere evimize gidiyoruz.Bundan sonra bizimle birlikte yaşayacaksın.Artık sadece benim değil tüm ailenin mankeni belki de Marko Paşası olacaksın. Olman gereken yerde yani hep benimle bizimle birlikte olacaksın.
Sarı saçlı sanki Mehmet beyin,siyah saçlı ile yaptığı konuşmaları duymuş olduğunu düşündü.Bu kadarını kendisi bile hayal etmemişti.Bu tanrının kendisine vermiş olabileceği bir armağandı.Kendisini o dakikadan sonra mor saçlıdan bile daha havalı ve özel hissetti.

Kadriye Demirel

This entry was written by kadriye216 and published on 23 Ağustos 2012 at 11:42 pm. It’s filed under Kadriye Demirel. Bookmark the permalink. Follow any comments here with the RSS feed for this post.

Yorum bırakın